Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cihânın Cânı vü Cânın Muhammed'dir Çü Cânânı

Resim
NA'T-I ŞERÎF Cihânın cânı vü cânın Muhammed'dir çü cânânı Ki kâtı'dır makâlâtı Ol ola çünki cânânı nice sevmeye cân anı Ki sâtı'dır delâlâtı Odur cânân yaradan cân edindi çün anı cânân Ki mahcûb etdi zâtına Sever anı kamu cânân odur bu cânların cânı Ki câmi'dir kemâlâtı Odur bu cânların cânı odur serverlerin hânı Çün ol sultân-ı kevneyndir Odur gevherlerin kânı o bildi buldu sultânı Ki sâdıkdır risâlâtı Odur sultân ki zâtından tecellî etdi zâtına Hüviyyetden hicâb açup Getirdi 'ilm-i gaybından zuhûra nûr-i Sübhân'ı Ki nâtıkdır celâlâtı Odur Sübhân kim ol nûru musavver etdi 'âlemde Muzaffer fer müeyyed yed Ki tâ sırr-ı muhabbetden erişe feyz-i Rahmânî Ki vasl ede hayâlâtı Odur Rahmân ki rahmetden getirdi bir kalem evvel Ola tâ 'ilmine mazhar Ki yaza adını anın biline 'ilm-i Mennân'ı Buluna anda hâlâtı Odur Mennân-ı a'la kim ol ism-i a'zamın resmin Ki 'unvân etmeğe adın Getirdi levh-i mahfûzu ki yaza dîn-i Deyyân'ı Ki def' e

Muhammediyye - Yazıcıoğlu Mehmed Efendi

Resim
Yazıcıoğlu Mehmed Efendi, Hacı Bayram Velî'nin bendegânından olup, hem büyük bir âlim hem de bir mürşid-i kâmildir. Hazret-i Peygamber'in hayâtına dâir kaleme aldığı bu muhalled eser,  yüzyıllarca en çok okunan kitaplardan biri ve büyük bir feyiz kaynağı olmuşdur. Bunun da sebebi eserin bizzat Cenâb-ı Peygamber'in emri ile yazılmış olmasıdır. Müellif Hazret-i Peygamber'i rüyâsında görmüş ve O'ndan aldığı emri yine O'nun dilinden eserinde şöyle dile getirmişdir : Yenile mevlidim çıksın cihâna Eğerçi söylenir dehren fe dehrâ İçir hikmet şarâbın ümmetime Sözümü söyle halka âşikârâ  Yazımı 1449 yılında tamamlanmış olan bu eşsiz eserin tertîbi de çok mânidârdır. Eser, tevhîd ve kâinâtın yaradılışı ile başlar. Zîrâ ilk yaratılan Resûl-i Ekrem Efendimizin nûrudur ve cümle mahlûkât O'nun nûrundan yaratılmışdır. Eserin ilk kısmında Hakîkat-i Muhammediyye'ye işâret eden müellif, ikinci kısmında ise Resûl-i Ekrem Efendimizin doğumundan vefâtına kadar olan hayâtını

Asl-ı Zâtın Ne Diyem Nûr-i Hudâ Nûr-i Hudâ

Resim
NA'T-I ŞERÎF Asl-ı zâtın ne diyem nûr-i Hudâ nûr-i Hudâ Mu'cizâtın ne diyem fazl-ı Hudâ feyz-i 'atâ Ne keremdir bize ol ismi Kerîm etdi kerem O risâlet güneşi mihr-i vefâ mihr-i vefâ Seni mes'ûd-i mukaddes ki o dem kıldı Hudâ Ne zemîn ü ne zemân kâfî kefâ kâfî kefâ Seni Hallâk-ı Hakîm kudret eliyle düzeli Ne felek var ne melek dürr-i velâ dürr-i velâ Enbiyâlar okudu hüsn-i kitâbın ezelî Zevk-ı seyrinde kalup bâb-ı velâ bâb-ı velâ Seni yüz dört kitâbın cem'ine câmi' kıldı Hakk Enbiyâlar serveri şâfî şifâ şâfî şifâ Sen hidâyet tâcısın enbiyânın müftehari Ey velâyet kameri lübb-i devâ lübb-i devâ Seni medh eyledi Hakk ne kadar indi kitâb Lutfî'yi eyle kabûl kân-i 'atâ kân-i 'atâ Alvarlı Efe Hace Muhammed Lutfî Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî

Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin Muhammediyye'sinde İrhâsât-ı Resûl

Resim
Gel beru ey cân elinde seyr kılan kasr u tâk Nice kurdum gör hümayûn kubbe-i cevher-nitâk Bir makâma kurmuşam kim sahnı firdevs bağıdır Bir merâma kurmuşam kim 'adn-i indallahi bâk Bir mücellâdır bu arsa kim Süleymân perdedâr Bir mu'allâdır bu dergâh tuttu İskender burâk Seyr eder Dâvûd makâmât bu hayât-bahş ravzada Devr eder Hızr anda sâkî bâde-i Kevser-mezâk Zîrâ ol Sultân-ı kevneyn yer yüzüne iniser Şark u garb onun olısar Mekke vü Şâm u Irak Zîrâ İbrâhîm ü Mûsâ ana ümmet oldular Yoluna Dâvûd u Îsâ kodular bâş u ayak Ne kadar kim enbiyâ vü mürselîn kim geldiler Cümle ikrâr eyleyüp fazlına etti ittifâk Gökden indi yüz mükerrem suhuf anı etti beyân Etti Tevrât u Zebûr İncîl ü Furkân ittibâk Hakk Te'âlâ fazlın anın etti bunlarda 'ayân Külli 'âlem ümmet olup etti ona iltihâk Bildi çün anın kemâlin yazdı ashâb-ı kibâr Sîre ehli vasfını sebt eyledi bî-ihtilâk Cümle 'âlem kâtib olsa yazsalar evsâfını Yazmayalar ille bir katre denizden kara ak Dinle imdi nice doğar o

Resûlullah Doğduğu Zaman Meydana Gelen Hârikulâde Hâdiseler

Resim
Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki: Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin vâlide-i muhteremesi Hazret-i Âmine radıyallahu anhâ vâlidemiz diyorlar ki, "Ben diğer kadınlar gibi ağrı, sızı, hayız ve nifas görmedim". Annesi  Resûl-i Ekrem'i arabî aylardan Rebîulevvel ayının on ikinci gecesi Pazartesi gecesi duhâ vakti,  sünnetli, göbeği kesik ve gözleri sürmeli olarak  dünyâya getirdi.  Hazret-i Âmine, "Benden doğar doğmaz secdeye kapandı ve m übârek dudakları oynadı " diyor, böyle rivâyet ediyorlar. "Efendi, hiç yeni doğan çocuğun dudağı oynar mı?" diye sorarsan, Allah Kur`ân'da Îsâ Peygamber'in kundakda iken konuştuğunu söylüyor ya! Îsâ Peygamber'e lâyık görüyorsun da Hazret-i Muhammed'e, hem de bütün peygamberlerin seyyidi olan Muhammed'e konuşmayı lâyık görmüyor musun?! Hazret-i Âmine,   "Bir şey söylüyordu, aldık, kulağımızı verdik dinledik, 'ümmetim, ümmetim' diyordu" diyor.  Âmine hâtûn der ol hay

Şemseddîn Sıvâsî Hazretlerinin Mevlidinde İrhâsât-ı Resûl

Resim
Resûl-i Ekrem Efendimizin gerek dünyâyı teşrîfinden evvel, gerek vilâdeti esnâsında, gerekse vilâdetinden nübüvvetini ızhâr etmesine kadar geçen zaman zarfında meydana gelen fevkalâde hâdiselere irhâsât denir. Bunlar Efendimizin nübüvvetinin delîlleri ve işâretleridir. Şemseddîn Sıvâsî Hazretleri, Mevlid'inde bu hâdiselerden bazılarını şöylece beyân buyurmuşlardır :  Âmine hâtûn der ol hayrü'n-nisâ Çünkü yere düşdü ol hayrü'l-verâ Bakdım anın hey'etine ol zamân Secdeye varmış o nûru'l-müste'ân Kulağım ağzına vurdum dinledim Himmetini gördüm ol dem ağladım Yalvarıp Mevlâ'sına der yâ Ganî Çün 'anâ iklîmine saşdın beni Bana bağışla bu 'âsî ümmeti Çekmeyem tâ rûz-ı ferdâ kürbeti Ümmet isen anla ey ehl-i basar Bu söze insâf ile eyle nazar Doğduğu dem yokladı ol ümmetin Sen anar mısın hiç anın sünnetin Dinle benden bunu ey ehl-i riyâz Bu sözü nakl etti reyhânü'l-'ıyâz Ol gece kim doğdu ol sultân-ı dîn Ol kerâmet ma'deni ol hân-ı dîn Ehl-i şirke